Hakkımızda
Tolstoy’un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı kitabında, Çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsünden bahsedilir. Yetinmeyi ve kanaat etmeyi yeterli görmeyenler için, gerçekten hazin bir öykü. Nedense, insanoğlu, mevcut imkanlarını hep yetersiz bulur ve daha iyisini elde etmek için, bazen aklını kullanıp, doğru işler yapmak yerine, hırsını aklının önüne koyar… Aklında önünde olan hırs ise, yoldan çıkmış araç gibi, mutlak kaza yapar. Oysa, insanın fıtratında vardır, tahsil hayatında, iş hayatında, cemiyet hayatında, aile hayatında daima iyi, güzel şeyler elde etmek. Şüphesiz ki insanın doğası böyle programlanmış ancak, sınır da konmuş; ne yaparsan yap, akılcı ol, doğru şeyler yap. Daima aklını kullan, hırslarını aklının önüne geçirme diye sınırlar konmuş… Tolstoy, ‘’ İnsan Ne ile Yaşar’’ adlı kitabında, çiftçi Pahom’u bu duruma örnek verir. Şimdi hep birlikte, Tolstoy’un adı geçen kitabındaki öyküye bakalım.
Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”
Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış. Koşar, koşar, ama kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…
Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”